Kral Oyun Bloğumuz
Kral Oyunların Yer Aldığı Web Sitemizin Bloğuna Hoş Geldiniz.
26 Mart 2012 Pazartesi
Hügo, Kayu ve Diğer Oyunların Kahramanları
İlk FF oyunu, 8 Bit’lik “NES” konsolunda çıkmıştı. Daha sonra seri, gelişebilmek için daha gelişmiş bir konsola ihtiyaç duydu ve 16 Bit’lik “SNES” e geçiş yaptı. Şanslı Snes sahipleri, konsollarında üçü de birbirinden güzel üç FF oyunu oynama fırsatı bulmuşlardı. Fakat bu hep böyle devam edemezdi. FF serisi kendisini geliştirmeye devam etmeliydi. Snes’te çıkmış olan FF oyunlarına FF6 ile mükemmel bir kapanış yapan seri daha sonra üç yıllık bir uykuya daldı. Ve üç yıldan sonra uyandığında kendisini 32 Bit’lik grafiklerle dolu 3D bir dünyada buldu. Evet FF6’dan FF7’ye geçiş mükemmel olmuşu. FF7, 32 Bitlik PSX için piyasaya sürülmüştü. Derken iki yıl sonra FF8 aynı konsolda görüldü. Ve o da gelişimin bir parçası oldu. Bu iki 32 Bit’lik oyun o kadar çok tutuldu ki onları sadece PSX ile sınırlamak haksızlık olurdu. Bu yüzden FF7 ve FF8 PC için uyarlandı. Böylece PSX sahibi olamayıp FF hayranı olan insanlar da bu oyunları PC'lerinde oynayabildi. Her şey mükemmel gidiyordu. Fakat FF serisi kendini geliştirmeye doymadığından, tıpkı NES’ten SNES’e, SNES’ten PSX’e geçtiği gibi teknolojinin sunduğu nimetlerden daha iyi bir şekilde yararlanan, daha gelişmiş bir konsola doğru yelken açacaktı. Ama bundan önce yapması gereken önemli bir işi vardı. Tıpkı Snes’te olduğu gibi PSX’te de mükemmel bir kapanış yapmalıydı. Bu kapanışın adı ise Final Fantasy 9. Ve bence FF tarihindeki en önemli oyunlardan biri.
Evet anlayacağınız gibi FF9, PSX için yapılmış son FF oyunu. En son FF8 ile seri, normal gidişatından biraz uzaklaşmış ve bize değişik bir tecrübe yaşatmıştı. Bu bir çok kişinin hoşuna gitse de eski tarza aşina olan bazı hayranlar bu durumdan pek hoşnut değildiler. Yani “FF olsun, taştan olsun” demiyorlardı. Bilimkurgu ağırlıklı bir oyundan çok eski fantastik dünyayı arıyorlardı. Ama artık üzülmelerine gerek yok çünkü eski tarz FF inanılmaz bir şekilde geri geldi.
FF9’un eski fantastik öğelere geri dönmesi yetmiyormuş gibi bu kral oyunun karakterleri de eski usullere göre yaratıldılar. Yani tıpkı eski oyunlarda olduğu gibi ufak boylu ve bodur olarak. Tabii 32 Bit’lik grafik gücünü halen kullanmaktalar. Her karakterin FF6’daki gibi önceden belirlenmiş sınıfı ve yetenekleri var.
FF9’da baş karakterimiz Zidane Tribal adında genç bir hırsız. Genç Zidane ve tıpkı onun gibi hırsız olan arkadaşları, tiyatro gösterisi yaptıkları bahanesiyle devasa uçan gemilerinin içinde “Alexandria” adındaki ülkeye gelirler. Fakat asıl amaçları, Alexandria’nın genç ve güzel fakat bir o kadar da mutsuz prensini, yani Garnet’i kaçırmaktır. Garnet’in de neden mutsuz olduğunu az sonra öğreneceksiniz. Hikaye devam ediyor… Zidane ve ekibi, biraz şanslı olacaklar ki Garnet de zaten bu toprakları terk etmek istemektedir. Neden mi? Çünkü üvey annesi, yani Kraliçe Brahne, dünyaya hükmetmek için gerekli olan gücü Garnet’ten sağlayacaktır. Ve bu yüzden de Garnet’i bir an bile yanı başından ayırmamaktadır. Garnet ise hayatından bıkmış bir vaziyette olduğundan hayatına bir değişiklik getirmek için kaçmaya karar verir ve bu sırada Zidane’ye rastlar. Böylece Zidane ve Garnet’in mükemmel macerası başlar. Hikayeyi burada kesmek zorundayım; ama oyundan bahsetmeye devam edeceğim.
Final Fantasy IX o kadar güze bir dünya sunuyor ki eski klasik FF’leri hiç aratmıyor. Grafikler yine Final Fantasy VII ve Fİnal Fantasy VIII’deki gibi. 3D çokgenlerden oluşan karakterler, önceden hazırlanmış, mükemmel 2D arka plan resimleriyle birleşiyor. Fakat savaşlarda ve dünya haritasında oyun tamamen 3 boyutlu. Grafikler, Final Fantasy VIII’in grafikleriyle kıyaslandığında çok fazla gelişme yok ortada. Fakat müthiş büyü efektleri ve Summon animasyonları eskiye oranla daha iyi. Bu kral oyunun aralarındaki C.G videolardan da yine kalite fışkırıyor.
Kontroller, dünya haritasında ve iç mekanlarda dolaşırken FF8’dekilerde gibi hiçbir farklılık göstermiyor. Fakat menüler oldukça sade gözüküyor. “Junction” ve “Guardian Force” sistemleri yerini eski oyunlardaki gibi “Abilities” sistemine bırakmış. Final Fantasy VIII’de olduğu gibi Summonlar karakterlerinize yeni yetenekler kazandırmıyor ayrıca. Her karakterin yapabileceği yetenekler farklı olduğundan bu sistem yeni bir şekil almış. Artık yetenekler, karakterlerinizi kuşattığınız eşyalar sayesinde kazanılıyor. Ve savaştıkça kazanılan AP’ler sayesinde yetenekleri karakterlerinize kaydedebilir ve onları farklı eşyalarla (silah ve zırh gibi “equip” sınıfına giren eşyalar) kuşatarak farklı yetenekler kazanmalarını sağlayabilirsiniz. Savaş sistemi ise klasik A.T.B tabanlı olarak varlığını sürdürüyor.
FF7 ve FF8’deki “Limit Break” olayı ise “Trance” ile değiştirilmiş. Karakterler hasar aldıkça Trance Barı doluyor ve transform geçirerek daha güçlü bir hale geliyor. Böylece savaş yeteneklerini daha güçlü bir şekilde kullanabiliyor. Aklıma gelmişken bahsedeyim hemen; FF9’dan önceki FF oyunlarında görülen “level arttırma” olayı burada pek fazla sorun olmuyor. Hatırlarsanız eski oyunlarda sadece 3 karakterimiz ile ilerleyebiliyorduk. Ve tüm karakterlerin seviyesini dengede tutmak için onları sürekli değiştirmek zorunda kalıyorduk. Bu bence oldukça can sıkıcı bir durumdu çünkü bizi çok oyalıyordu. FF9’da ise karakterleriniz hikayenin akışına göre önceden belirlenmiş olarak ayrılıyorlar. Yani bir kısmı maceralara dalarken diğeri onların dönmelerini beklemiyor günlerce. Sırayla her bir grubun yaptıklarını kontrol etmek zorundasınız. Bu da bence oldukça iyi olmuş. Karakter seçme olayı ise taa oyunun sonlarında ortaya çıkıyor.
Sesler ise serinin eski oyunlarıyla aynı tarzda. Tabii tıpatıp aynı efektleri kullanmıyor FF9. Efektlerdeki yenilik fark ediliyor. Ayrıca söylemekten gına geldi ama; müzikler yine Nobuo Uematsu tarafından hazırlanmış parçalardan oluşuyor. Ve yine mükemmeller.
FF9 her yönüyle PSX’te mükemmel bir kapanış sergiliyor. Final Fantasy hayranları kral OYUN web sayfasına www.enkraloyun.org adresinden giriş yaparak hemen hemen her kategorideki oyunları oynayabilirsiniz.
Kral Oyun Serileri Hızla Devam Ediyor
Oyun dünyasında yer almış ve tutkuyla oynanmış en Kral Oyunlardan 6 tanesinin geri dönmesini isteyen kesim oldukça yoğun durumda.
Road Rash
Road Rash, geri döndüğünde yeni jenerasyon grafiklerden ve oynanıştan önemli derecede faydalanabilecek bir oyun. Yarış oyunlarının bugün konsollarda geldiği durumu, ardından bu gelişmiş teknolojiyle oluşturulan bir motorsiklet yarışında arkadaşınızın yüzüne vurduğunuzu düşünün.
Road Rash’da rakiplerinize karşı yarışmaktan öte, onlara vurmaya ve motorlarından düşürmeye de çalışıyordunuz. Rakibinize yumruk veya tekme atabiliyor, veya yerdeki zincirleri toplayarak rakibinize bunlarla vurabiliyordunuz. Kendi zamanında inanılmaz derecede eğlenceli olan bu oyunun modern özelliklerle donatıldığını görmek, sanırız oldukça heyecan verici olurdu.
Killer Instict
Street Fighter’ın inanılmaz denetimlerini ve Mortal Kombat’ın şiddet ve fatality öğelerini bir araya getiren Killer Instict’in yeni bir sürümü çok başarılı olabilir.
Double Dragon
Double Dragon’un çeşitli remake’leri yapılsa da beklentimiz tamamen yeni jenerasyon bir Double Dragon’un meydana getirilmesi. Bugünkü konsollardaki çevrimiçi özellikler sayesinde oluşturulacak cooperative tabanlı bir Double Dragon, inanılmaz olabilir.
Warcraft
Warcraft, World of Warcraft olarak bilinen dev MMO ile devam ediyor olabilir. Ancak beklentimiz, Warcraft’ın bir strateji oyunu olarak ortaya çıkması. Gerçek bir Warcraft strateji oyunu çıkalı tam 8 sene oldu ve bu durum üzücü.
Chrono serileri
RPG oyunu Chrono Trigger, bazı kesimler tarafından yapılmış en iyi oyunlardan biri olarak kabul ediliyor. Square’in yeni bir Chrono ortaya çıkarmasının bizce tam zamanı.
Blood
1998′in grafikleriyle, müzikleriyle ve kendine has detaylarıyla KraL oyun Duke Nukem’a toz yutturan DOS FPS’sinin sadık bir hayran kitlesi bulunuyor. İlk oyunun birkaç sene ardından piyasaya sürülen Blood 2 bize göre beklenenin çok gerisinde kalsa da, Blood 3 ile muhteşem bir geri dönüşün zamanı yaklaşıyor olabilir.
Mario Kırlarda Eğlence
En kral Oyunlardan Half Life 2'nin tanıtımına hoşgeldiniz.
Half Life 1'in devamı diyor bir çok insan. Fakat bize göre tamamen farklı bir havada bir oyun bu. Çünkü Half Life 1 den çok daha fazla gelişmiş ve oynanılabilirliği artırılmış bir şekilde tam karşımızda durmakta şuan. Bu oyun ilk çıktığın'da CD'sini elime aldığımda kendimi san'ki rüyada gibi hissetmiştim. Böyle bir oyundur işte bu oyun. Yıl o zamanlar 1988'di, heyt bee..Herneyse, konuyu fazla dağıtmadan devam edersek eğer, bir çok insan bu oyunla Counter Strike aracılığı ile tanışmıştır ve bu Half Life lar ilk çıktığında herkes, ama herkes bunu oynardı.
Half life 2 de Half Life 1'de'Ki G-Man in iş teklifini kabul ediyoruz ve artık onun için çalışır oluyoruz ve Half Life 1 den çok farklı bir dünya içerisinde buluyoruz kendimizi. Gayet başarılı bir grafik motoru var yapıldığı yıla göre, hatta en mükkemmelleri arasında bile diyebiliyoruz. Oynamaktan asla sıkılmayacağınız bir oyun bu. Karakterlerin yüz hatları çok süper dizayn edilmiş. Kendinizi sanki gerçek hayatta sizi birisi izliyor gibi hissedebilirsiniz çünkü karakterlerin gözleri dahi gittiğiniz yeri izliyor ve buda tüyler ürpertiyor.
Bu kraL Oyundaki sesler ise gerçekten mükemmel olmuş, karakterlerin yüz hatları ve ağız hareketleriyle tamamen uyumlu olan oyunun sesleri, sizi bir kez daha kendinizden geçiriyor. Oyun kontrolleri hiçte oyle ahım şahım ve zor değil, yani oyunu oynamak asla eziyet olmuyor size.Bu oyun oynanış bakımından her yaştan insanı tatmin edebilecek seviyede yapılmış bir oyun.
Silahlarımız ilk görüşte pekte süper görünmeye bilir ama dert etmeyin! Çünkü diğer tüm artıları siyah sayısı eksisini ört pas edecek nitelikte. Sadece atmosferi ve yerde yürüyen beyinleri yeter derim ben olsam.
İşletim sistemi: Windows 2000/XP/ME/98
İşlemci: 2.4GHz
Hafıza: 512 MB Ram
Ekran kartı: DirectX 9 uyumlu bir ekran kartı
Silahlarımız ilk görüşte pekte süper görünmeye bilir ama dert etmeyin! Çünkü diğer tüm artıları siyah sayısı eksisini ört pas edecek nitelikte. Sadece atmosferi ve yerde yürüyen beyinleri yeter derim ben olsam.
İşletim sistemi: Windows 2000/XP/ME/98
İşlemci: 2.4GHz
Hafıza: 512 MB Ram
Ekran kartı: DirectX 9 uyumlu bir ekran kartı
24 Mart 2012 Cumartesi
Silent Hill Oyun Hikayesi
KRAL OYUN - Silent Hill: Homecoming
Silent Hill; Stephen King'in yazdığı korku romanlarından oyun dünyasına uyarlanan en kral oyunlardan biridir.
Video oyunlarının evrimi, onların gelişimini sağlayan yapı taşına yani teknolojiye bağlıydı. Teknoloji geliştikçe video oyunları bizleri eskisinden daha da içine çeker bir hal aldı, çünkü yapımla seyircinin arasına interaktivite girdiğinden "Korku" kelimesinin anlamı daha da güçlenmişti.
Her şey, 31 Ocak 1999 yılında ünlü Japon oyun şirketi Konami çalışanlarının, endüstriyi daha önce görülmemiş bir şekilde sallamasıyla başladı. Ortaya çıkardıkları yapıt video oyunlarında korku temasını sonsuza dek oyun severlerin ve özellikle otoritelerin gözünde bir kült haline getirdi. Video oyunlarında ilk defa psikolojik korku türüyle karşılaşıyorduk. Bu hiçbir oyuncunun alışkın olmadığı, ama rüyalarını süsleyen bir gelişmeydi. Oyunun sunduğu korku teması o kadar derin, o kadar iyi tasvir edilmişti ki, dünya çapında birçok insan oyunu yalnız başına oynayamadığından yakınıyordu. Kapkaranlık mekanlarda geçen sinir bozucu müzikler eşliğinde elinizde sadece cızırtılı bir radyo ile dolaştığınız lanetli kasabanın, oyun endüstrisinde kendine haklı bir yer edinişini ve global anlamda on yıllık bir fenomene dönüşmesinden bahsediyoruz. Yapımcı ekip olan Team Silent’ın yönetmen koltuğunda Keiichiro Toyama’nın ve ünlü Japon besteci Akira Yamaoka’nın eşsiz eserleriyle renk kattığı bu kasabanın adı Silent Hill.
İlk Silent Hill’in bu kadar çekici olmasındaki etken, sunduğu psikolojik gerilim türünden ziyade şüphesiz ince işlenmiş, üzerinde kafa patlatıldığı her halinden belli olan kurgulanışı ve hikayesiydi. Oyun hikayesi zamanla karşılaştığımız onlarca yan karakter olsa da, daha çok bir baba (Harry Mason) ve kızının (Cheryl Mason) etrafında dönüyordu. Yaşanan olaylardan 7 yıl önce Harry Mason ve karısı evlerinin yakınlarındaki şehirlerarası yolun kenarına bırakılmış bir bebek bulurlar. Bebeği sahiplenerek Cheryl adını takarlar. Zamanla annenin geçirdiği sağlık sorunları aileye pahalıya patlar ve anneyi kaybederler. Harry Mason’da yanına kızını alarak yaşadıkları travmatik durumdan biraz olsun kurtulmak için, Silent Hill kasabasına tatil yapmak için yola koyulurlar. Kasabanın yakınlarında yaşadıkları bir trafik kazası sonucu oyun başlar ve Cheryl’ın araçta olmadığını fark etmemizle onu bulmak için yola koyuluruz. İlk Silent Hill’in oyun sonu biter Cast’ın isimleri ekrandan süzülür ve 10 saniyelik bir görüntü ekranda belirdiğinde tüyleriniz diken diken olur. Kısacık bir görüntüdür belki ancak bu manzarayı gördüğünüzde televizyonun karşısına geçip saygıyla oyunun önünde eğilebilirsiniz.
"Teknolojinin evrimi, korkunun evrimini hızlandırdığında" başlığıyla yazıya başlamamın nedeni ilk Silent Hill oyunundan sonraki yapımların dönemin gelişmiş platformlarında, yani Sony Playstation 2 ve ilk Xbox dahil PC’de de karşımıza çıkmasıdır. Yıl 2001’dir ve teknoloji ilerlemiştir, dolayısıyla Silent Hill 2 daha korkunç görsellerle, ses efektleri ve teknik olanaklar ile oyun endüstrisine bomba gibi düşmüştür. Silent Hill 2’nin hikayesi ilk oyundan bağımsızdı. Sadece Silent Hill’de geçiyordu. İlk oyunda Tolluca Lake’in (Toluka Nehri) ardında göremediğimiz birçok yeri görme fırsatımız olmuştu. Hikayemiz karısını kaybetmiş bir adamın, James Sunderland’in üç yıl önce kaybettiği karısı Mary’den aldığı "Silent Hill" deki "Özel yerimizde buluşalım!" mektubuyla başlıyor. Derhal olay yerine gelen James, başına gelen ilginç deneyimin benzerlerinin başkalarının da başına geldiğini anlar. Kasabaya adımımızı attıktan kısa süre sonra annesini arayan genç bir kadın olan Angela ile tanışırız. Ardından benzer şekilde başka birini arayan Eddie ile tanışıyoruz. Her iki karakter de bize kasabayı terk etmemizi söyleyip duruyor. Oyunun hikayesi yine ilgi çekiciydi ve ilk oyunda bahsedilen efsanevi "Piramid Kafa" karakteriyle ilk defa Silent Hill 2’de karşılaşıyorduk. Grafiksel anlamda gördüklerimiz çok etkileyiciydi ve atmosfer yine karanlık, bolca sisli ortamlarla bizi boğmaya çalışan bir yapıda ilerliyordu ilk oyun gibi.
İlk Silent Hill’deki tüm soru işaretlerini aklımızdan silmişti Silent Hill 3. Oynadığımız ana karakterin (Heather Morris) gerçekte kim olduğunu, ilk oyundaki Harry Mason’ın (Cheryl Mason’ ın babası) akıbetini ve Silent Hill’deki bir sürü ayrıntının iç yüzü ortaya dökülmüştü. 2003 yapımı olan Silent Hill 3, genel grafik yapısı ve karakter seçimleriyle de şimdiye kadar yapılmış en iyi oyunlardan biridir halen. Silent Hill 3’ün önceki oyunlara nazaran daha fazla şiddet içerdiğini belirtebiliriz. Bir de daha önce hiçbir video oyununda, tanrının varlığı bu kadar gözler önünde işlenmemişti. Bu kraL Oyunun sonundaki kilise sahnelerinde ana karakterimizin tanrıyı yenmek için kalbini kusarak yemesi, Silent Hill 3’ün şiddet sahnelerinin ne kadar özenle yapıldığının küçük bir göstergesi gibiydi adeta. Oyun Sony Playstation 2 ve PC platformlarına çıktı, Xbox’ a gelmedi.
Silent Hill 4: The Room, Sony Playstation 2, PC ve Xbox platformlarına Japonya’da 2004 Haziran’nın da çıkmıştı. Önceki Silent Hill oyunlarına nazaran Silent Hill 4, Amerika’nın güney Ashfield bölgesinde geçiyordu. Hikaye örgüsü apartman dairesinde hapsolmuş Henry Townshend’ın etrafında şekilleniyordu. Oyun FPS modunda oynanışa izin veren ilk Silent Hill oyunu olmuştur. Grafiksel anlamda diğer Silent Hill oyunlarından farklı bir görselliğe sahipti. Oynanışa getirilen olumlu yenilikler olsa da oyun fazla orijinal ve Silent Hill elementlerinin dışına çıkmaya fazla meyilli olduğundan satışlarda akranları kadar başarılı olamamıştı.
Yeni Bir Çağ Başlıyor
Yeni jenerasyon oyun konsolları Sony Playstation 3 ve Xbox 360 platformlarına çıkacak ilk Silent Hill oyunu olacak olan Silent Hill: Homecoming, önceki oyunlardan tanıdığımız ekibin (Team Silent) yerine geçen bir Amerikan firması tarafından yapılıyor. Firmanın adı The Collective. 1997 yılında California’nın Newport sahilinde kurulan şirket birkaç film oyunu, televizyon şovunun yapımında çalışmış. Bunların arasında Indiana Jones and the Emperor’s Tomb, The Da Vinci Code, Star Wars 3: Revenge of the Sith gibi yapımlar var. Silent Hill: Homecoming için çalıştıkları ve kendilerini kanıtlama fırsatı bulabilecekleri en büyük yapımları diyebiliriz. Böyle büyük bir markanın altına ellerini atabilme cesaretini göstermiş olmaları, yayınlanan görüntülere de baktığımızda oyunun eski ruhunu kaybetme olasılığını bir nebze de olsa ortadan kaldırıyor.
Yapımına 2004 yılında Shadows of the Past adıyla başlanan Silent Hill: Homecoming’in hikayesi, görevden dönen 22 yaşındaki gazi asker Alex Shepherd üzerine kurulu. Yaşadığı onca zorluktan sonra eve dönen Alex, babası ve erkek kardeşinin (Joshua Shepherd) ortadan kaybolduğunu anlar. Kimliklerinin çocukluğunu geçirdiği Silent Hill kasabasında olduğunu öğrenmesiyle kendimizi yine o lanetli korkunç kasabada bulacağız. Silent Hill'İn en kral oyundaki diğer karakterlerden bahsetmemiz gerekirse mesleğinin ne olduğu henüz açıklanmayan 22 yaşındaki Elle, Alex’ in uzun yıllardır arkadaşı. Karakter Silent Hill 2’den tanıdığımız Mary’nin bir kopyası adeta. Elle’yi yapay zekanın ya da bizim kontrol edip etmeyeceğimiz henüz açıklanmadı. Kimliği açıklanan karakterlerden sonuncusuysa Alex’in küçük erkek kardeşi olan Joshua. Oyun hakkında yayınlanan Trailer’larda Joshua’nın peşinden kanıt toplayan Alex’i görüyoruz. Alex’ten sürekli kaçan Joshua’nın ilginç davranışlarının ardında yatanları oyunun ilerleyen bölümlerinde öğreneceğiz. Bunun dışında Alex ve Joshua’nın annesi ve babası hakkında da maalesef henüz kesin bir detay yok. Trailer’larda gördüğümüz kadarıyla oyunda kullanılan silahlar şimdilik bir bıçak, demir boru ve tabanca.
Grafiklerin yeni jenerasyonun nimetlerinden faydalandığını söyleyebiliriz. Karakter modellemeleri ile animasyonları ve mekan tasarımları, yapım aşamasındaki bir oyuna göre oldukça tatminkar. Ancak üzerinde çalışılması gereken ufak detaylar var. Örneğin karakterlerin ağız hareketleri çıkardıkları seslerden önce tepki veriyor videolarda. Birkaç ufak ara sahneden oyuna geçiş bug’ı mevcut. Eylül ayına kadar bu gibi ufak hataların düzeltileceğini düşünüyoruz. Bunun dışında Silent Hill 4 faciasından sonra yeni Silent Hill: Homecoming, Silent Hill ateşinizi söndürmek için tüm ihtişamıyla geri geliyor.
Age of Empires II Oyunu Hakkında
Strateji Kral oyun lideri: Age of Empires II Update
Sürüm : 2.0aBoyut : 2.52 Mb
Kullanım İzni : Ücretsiz (Freeware)
Dil : Ingilizce
İşletim Sistemi : Windows (Tümü)
Üretici Firma : Microsoft
Tanıtım:
Microsoft Age of Empires II Update, Age of Empires II oyununun güncelleştirme sürümüdür. Oyunda;
# Şehir Merkezi(Town Center) geliştirildi
# Oyunun zorluğu arttırıldı
# Performans arttırıldı
# Tarlalardaki bazı hatalar giderildi
# Balık yakalayıcıdaki(fish trap) bazı hatalar giderildi.
# Senaryo düzeleyicisindeki bir hata giderildi.
www.enkraloyun.org web sitemize giriş yaparak en kral Oyunları oynayabilir, yeni çıkan oyunlar hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Battlefield Bad Company 2
Kral OYUNlar serisinde yerini sağlamlaştıran Battlefield Bad Company 2, Electronic Arts firmasının, Battlefield Bad Company'nin devamı niteliğindeki Battlefield serisi için hazırladığı video oyunudur. Oyun Digital Illusions CE tarafından geliştirilmiş, Electronic Arts firması tarafından 2 Mart 2010'da Kuzey Amerika'da, 4 Mart 2010'da Avustralya'da, 5 Mart 2010'da Avrupa'da, 11 Mart 2010'da Japonya'da ve daha sonraki günlerde ise dünyanın geri kalanında piyasaya dağıtılmış günümüz savaşlarını konu edinen birinci şahıs nişancı türünde bir oyundur. Kısaca BFBC2 ya da BC2 olarak adlandırılmaktadır.
Battlefield Bad Company 2 de Battlefield Bad Company'de olduğu gibi senaryolar üzerine kuruludur. Oyun ilk olarak II. Dünya Savaşı ile başlıyor. Pasifik Cephesi'nde Japonlara karşı çarpışıyoruz. Görevimiz çok önemli bir bilim adamını kaçırmak. Oyunda ilerledikçe modern zamana geliyoruz. Sovyetler Birliği dünyayı kontrol altına almaya başlamıştır. Alaska topraklarını bile işgal edecek güçtedirler artık, Soğuk Savaş yerini boğaz boğaza bir mücadeleye bırakacaktır. Fakat ABD, Sovyetler Birliği karşısında geri adım atmayacaktır. Her görevde 4 kişiden oluşan takım arkadaşlarımızla beraber mücadele verilmektedir. Battlefield Bad Company 2'deki görevler oldukça heyecanlıdır. Bazen rehine kurtarmaya çalışıyor, bazen Ruslara karşı savunmamız gereken bir bölgeyi canla başla koruyoruz. Bazen ise kendimizi amansız bir takibin içinde buluyoruz. Düşmanlarınızın yapay zekâsı çok da gelişmiş değil, ancak uzaktan iyi nişan alabiliyorlar, ayrıca kalabalık olduklarında kurtulma ihtimaliniz çok az. Kimisi elinde roketatarlarla, kimisi av tüfeği ile peşinize düşüyor. Ekibinizde bulunan silah arkadaşlarınızın da zeki olduğu söylenemez, çatışmalarda fark yaratamıyorlar.
Tek Oyunculu (Singleplayer)
Daha öncede belirtildiği gibi Battlefield Bad Company 2 tek oyunculu modda belirli senaryolara bağlı kalınarak oynanılmaktadır. Oyunu oynayan oyuncunun görevleri ve amaçları bulunmaktadır. Bu görev ve amaçları tamamlamak için mücadelemizi o yönde vermeliyiz. Yapacağımız görevler dışına çıkmamalı, aksi taktirde oynadığımız bölümü başarısızlıkla bitirebiliriz.
Çok Oyunculu (Multiplayer)
Çok oyunculu modda 4 çeşit oyun türü vardır. Bunlar: Rush, Conquest, Squad Rush ve Squad Team Deatmatch.
Rush: Rush modunda bir taraf hücum bir taraf defans yapmaktadır. Defans yapan taraf A ve B noktalarında bulunan M-com istasyonlarını rakipten korumaya çalışırken, atak yapan taraf da buralara bomba yerleştirip, oraları patlatmaya çalışıyor. Bomba yerleştirildikten sonra yaklaşık 20-25 saniye boyunca bomba çözülmez ise bomba patlıyor. Bu iki noktada bulunan M-com istasyonları yok edildikten sonra haritanın başka bir yerine, biraz daha ileriye yeni A ve B noktaları beliriyor. Yine amaç aynı. Defans yapan takımın maçı kazanması için hücum eden takımdan yeterli sayıda düşmanı öldürüp, puanını sıfırlaması gerekiyor. Hücum eden takım ise bu noktalardaki M-com istasyonlarını patlatarak oyunu kazanabiliyor. Her haritada aşağı yukarı 4 veya 5′er yeni A ve B noktaları haritada beliriyor.
Conquest: Conquest modu, harita üzerinde bulunan A’dan D’ye kadar, kimi zaman A’dan C’ye kadar olan çeşitli noktaları iki farklı takımın kontrol altına almaya çalışmasını içeren bir mod. Rakibe üstünlük sağladığınız (daha fazla kontrol noktasını tuttuğunuz) anlarda rakibin puanını indirerek, en sonunda da sıfıra getirerek oyunu kazanıyorsunuz.
Squad Rush: Squad Rush modu Rush modunun küçük gruplar halinde oynanan versiyonudur.
Tek Oyunculu (Singleplayer)
Daha öncede belirtildiği gibi Battlefield Bad Company 2 tek oyunculu modda belirli senaryolara bağlı kalınarak oynanılmaktadır. Oyunu oynayan oyuncunun görevleri ve amaçları bulunmaktadır. Bu görev ve amaçları tamamlamak için mücadelemizi o yönde vermeliyiz. Yapacağımız görevler dışına çıkmamalı, aksi taktirde oynadığımız bölümü başarısızlıkla bitirebiliriz.
Çok Oyunculu (Multiplayer)
Çok oyunculu modda 4 çeşit oyun türü vardır. Bunlar: Rush, Conquest, Squad Rush ve Squad Team Deatmatch.
Rush: Rush modunda bir taraf hücum bir taraf defans yapmaktadır. Defans yapan taraf A ve B noktalarında bulunan M-com istasyonlarını rakipten korumaya çalışırken, atak yapan taraf da buralara bomba yerleştirip, oraları patlatmaya çalışıyor. Bomba yerleştirildikten sonra yaklaşık 20-25 saniye boyunca bomba çözülmez ise bomba patlıyor. Bu iki noktada bulunan M-com istasyonları yok edildikten sonra haritanın başka bir yerine, biraz daha ileriye yeni A ve B noktaları beliriyor. Yine amaç aynı. Defans yapan takımın maçı kazanması için hücum eden takımdan yeterli sayıda düşmanı öldürüp, puanını sıfırlaması gerekiyor. Hücum eden takım ise bu noktalardaki M-com istasyonlarını patlatarak oyunu kazanabiliyor. Her haritada aşağı yukarı 4 veya 5′er yeni A ve B noktaları haritada beliriyor.
Conquest: Conquest modu, harita üzerinde bulunan A’dan D’ye kadar, kimi zaman A’dan C’ye kadar olan çeşitli noktaları iki farklı takımın kontrol altına almaya çalışmasını içeren bir mod. Rakibe üstünlük sağladığınız (daha fazla kontrol noktasını tuttuğunuz) anlarda rakibin puanını indirerek, en sonunda da sıfıra getirerek oyunu kazanıyorsunuz.
Squad Rush: Squad Rush modu Rush modunun küçük gruplar halinde oynanan versiyonudur.
Squad Team Deathmatch: Squad Team Deatmatch her biri 4 oyuncudan oluşan dörderli takımların savaş alanında çatışarak 50 frag’e ulaşmaya çalıştığı bir moddur. Conquest ve Rush kadar popüler olmayan bu modda haritanın ortasında bulunan aracı ele geçirip, kısa süreli de olsa çatışmada avantaj sağlanabiliyor. Takımların koordinasyonu ve iletişimi squad team deathmatch modunda zafere ulaşmak için oldukça önemlidir.
Bu kral Oyunu oynamanız için bilgisayarınızın özellikelrinin minimum aşağıdaki şekilde olması gerekmektedir.
OS: Windows XP
Core 2 DUO 2 GHz işlemci
2 GB RAM
15 GB boş alan
256 MB (NVIDIA GeForce 7800GT/ATI X1900) Ekran kartı
DirectX Compatible ses kart
DirectX: 9.0c
Tavsiye edilen sistem değerleri;
OS:Windows Vista veya Windows 7
2 GB RAM
15 GB boş alan
512 MB (NVIDIA GeForce GTX 260) Ekran Kart
DirectX Compatible ses kart
DirectX: 10
Core 2 DUO 2 GHz işlemci
2 GB RAM
15 GB boş alan
256 MB (NVIDIA GeForce 7800GT/ATI X1900) Ekran kartı
DirectX Compatible ses kart
DirectX: 9.0c
Tavsiye edilen sistem değerleri;
OS:Windows Vista veya Windows 7
2 GB RAM
15 GB boş alan
512 MB (NVIDIA GeForce GTX 260) Ekran Kart
DirectX Compatible ses kart
DirectX: 10
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)